DETOKSİFİKASYON NEDİR? / İSLAMANAHTARI.COM

Daha sağlıklı, zinde ve genç kalmak kendi elinizde. Tabiî olan yaşlanmaya ilave bir çöküş yaşamayın!Detoksifikasyon organizmanın kendisine zararlı olan toksik maddelerden temizlenmesi anlamına gelir.

Şu veya bu şekilde bedenimizi kirleten çevresel toksinleri gideren detoksifiye edici yöntemleri (detoks kürleri) ve araçları kullanmamız sağlıklı ve uzun bir yaşam için gereklidir.Vücudumuza zarar veren bu maddeler; dokularımızın, organlarımızın, hücrelerimizin ve hücre içi organellerin başlıca düşmanlarıdır. Çevremizin ve bedenimizin ürettiği toksinlere karşı detoks sistemlerimizin yetersiz kalması halinde toksin yükümüz artar, yorgunluk, güçsüzlük, bitkinlik, kendini iyi hissetmeme, aşırı uyku ya da uykusuzluk, kas ve eklemlerde gerginlik, ağrı ve güçsüzlük, sinirlilik, bunaltı hissi gibi birçok sağlık sorunu ortaya çıkar.Aslında, vücudumuz terleme, idrar yapma, dışkılama, solunum ve safra oluşumu ile bedende normal metabolizma süreçleri sonucu oluşan toksinlerden korunmayı çok iyi bilmektedir.Bedenimizin normal metabolik faaliyetleri ile oluşan toksik ürünlerden başka karşılaştığı çeşitli ruhsal ve fiziksel stresler, çeşitli enfeksiyonlarla mücadele faaliyetleri sonrası oluşan zararlı atıklar da; böbrekler, karaciğer, akciğer ve deri gibi birçok organın ortak çabası ile vücuttan uzaklaştırılmaktadır.Her yıl insanlar, topraktan, sudan, soludukları havadan ve aldıkları gıdalardan binlerce kimyasal toksik ve zehirleyici maddelerin etkisi altında kalmaktadırlar.Bu zehirleyici maddeler insan organizmasında, beden direncinin azalması veya yok olması, hormonsal dengesizlikleri, sinir sistemi bozuklukları veya direnç kaybı, fizyolojik dengesizlikler ve hatta geriye dönüşü olmayan hastalıklar (kanser) gibi çok çeşitli ve farklı belirtilerle kendilerini gösterirler.Bilinçli olmamıza rağmen çoğu kez günlük aldığımız gıdanın yüzde on’u kadar olması gereken hayvansal proteini daha fazla tükettiğimiz gibi bunun yanında kafein, alkol, yağlar, bilinçsizce kullanılan ilaçlar, özellikle antibiyotikler ve bedene dışarıdan sokulan diğer sağlıksız ürünlerin çokça kullanılmaları, yaşamın ileri dönemlerinde kalp-damar problemleri, artiritis denen eklem hastalıkları, aşırı kilo, diyabet gibi baş edilmesi zor olan birçok sorunlarla bizi karşı karşıya bırakabilir. Birkaç tanesini saydığımız bu zararlıların, organizmadaki hücre fonksiyonlarını yavaşlattıkları hatta çalıştırmadıkları bilinmektedir.

Bedenin Detoksifikasyon ile öncelikle hücre sağlığını kazanmak amaçlanır. Yıllardır aldığımız besinler bağırsaklarımızda yığımlanmaktadır. Yukarıda tanımlamaya çalıştığımız toksik maddeler bağırsak floramızı bozarak bağırsaklarımızın normal görevini yapamaz hale gelmesine neden olmaktadır.Doğal olarak beden kendisine zararlı olan toksinleri karaciğer, böbrekler, idrar, dışkı, solunum yolu ve ter ile deriden atarak temizler ve kendisini arındırır.Ancak özellikle ikinci Dünya Savaşı sonrası endüstrinin giderek gelişmesi ve sanayi kuruluşlarının yaygınlaşmasıyla beraber gelen petrol-kimyasal devrim, toksinlerin, insan metabolizmasının kendini temizleme sürecinden çok daha hızlı yığımlanmalarına yol açmış ve organizma kendi kendini temizleyemez hale gelmiştir.

Çağımızda özellikle metropollerde yaşayan insanlar endüstriyel kimyasallar, pestisit diye tanımlanan tarımda kullanılan zehirli maddeler, elektromanyetik kirlenme, gıda katkı maddeleri, yanlış beslenmeden kaynaklanan aşırı asit birikimi, ağır metaller, anestezik maddelerin ve özellikle bilinçsizce kullanılan ilaçların kimyasal kalıntıları, toplumca legal kabul edilen drogların ( alkol, tütün, kafein ) kalıntılarıyla beraber illegal drogların (eroin, kokain v.s. gibi) kalıntıları, ruhsal dünyamızda yaşanılan sorunların ağır yükünden oluşan çok karmaşık bir kokteylin etkisi altında yaşamlarını sürdürme çabası içindedirler.Metropollerdeki standardın üzerindeki hava kirliliği, çevre kirliliği nedeniyle içme sularında kurşun, cıva gibi ağır metallerle beraber yedi yüze yakın yabancı maddenin aşırı oranda bulunmasıyla beraber onbin’e yakın solvent, emülsifer, gıdalardaki koruyucu katkı maddelerini bedenimizde yıllarca taşımaktayız. Bununla beraber özellikle ülkemizde çoğu gıda maddesi üzerinde maalesef içeriğinin yazmaması durumu daha da ağırlaştırdığı gibi özel besi çiftliklerinde yetiştirilen kanatlılar, balıklar ve diğer canlılarında kimyasal katkılarla beslendiklerini unutmamak gerekir.

Diğer taraftan dünya denizlerinin sanayi nedeniyle giderek kirlenmesi, bunun ülkemizde de özellikle Karadeniz’den gelen sanayi atıklarının Marmara denizini ve dolayısıyla boğazları ve kuzey Ege denizini de ciddi şekilde tehdit ettiğini ve buralardan elde edilen besinlerinde yoğun olarak tüketildiğinde düşünecek olursak bedenimizde, organizmamızdaki toksik maddelerin ne denli yoğunlaştığı hakkında ciddi endişelerin oluşacağı bir gerçektir. Gerek havadan, gerek yediğimiz ve içtiğimiz maddelerden aldığımız toksik maddeler zincirine tüm petrol ürünü yakıtların atıklarını, evlerde kullanılan temizleyicileri, kuru temizleme maddelerini eklemeyi de unutmamak gerekir.Dünyamız kirlendikçe bedenimiz bir filtre gibi bu kirlilikleri süzmekte ve bu toksinler bizim fizyolojik fonksiyonlarımızı bozmaktadır. Gerek aldığımız gıdalardaki kimyasallar, içtiğimiz sudaki zararlılar ve bunların yanı sıra yaşadığımız iç ve dış mekânlardaki elektronik ve kimyasal toksinler sürekli olarak bedenimizde süzülerek yığımlanırlar.

Günümüzde bilinen bir gerçek ise bu biyo-akümülasyonun ( bedenimizde yığımlanan yabancı maddeler ) ciddi bir şekilde gerek fizyolojik, gerekse psikolojik sağlığımızı tehdit ettiğidir. Yıllardır bu konu üzerinde yapılan çalışmalarda, sağlıklı bir bağışıklık sisteminin ve bununla beraber doğru çalışan eliminasyon sistemlerinin gerek sinirsel gerekse fizyolojik ve psikolojik olarak insanın dışarıdan gelen bu toksinlere karşı daha dayanıklı olduğu ortaya konmuştur. Dolayısıyla sağlıklı ve dinç bir yaşam için bedene dışarıdan bilinçli bir şekilde yardım etmek ve organizmadan toksinlerin atılmasını sağlamak gerekir.

Çevre kirliliği ve elektrosmog sağlığımızı tehdit eden önemli bir sorundur! Elektrosmogun insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri Çevrenin kirletilmesinin yoğun eleştirilere sebep olduğu günümüzde, elektromagnetik çevre kirlenmesi artan radyo ve TV kanalları ve cep telefonları nedeniyle gündeme gelmiştir.Elektromagnetik alanlar (EMA) insan organizmasında büyük ölçüde karışıklığa sebep olabilirler. İnsan sinir sistemi 500.000 km uzunluğu, 25 milyar sinir hücresi ile dev bir elektriksel donanıma sahip muazzam bir elektronik sistemdir.Bedeni fonksiyonların hepsi 1–250 mikro volt arası çok küçük gerilimli elektrik uyarıları ile devam eder. EMA’nın dışarıdan bu hassas sisteme tesir etmesi durumunda, doğal sirkülâsyon zarar görebilir. Dolaşım sistemi ve sinir sisteminde buna bağlı bozukluklar ortaya çıkabilir. Vücudun bağışıklık sisteminin sürekli zayıflamasının “ kanseri artıran bir etki”yapacağı da artık tıp tarafından kabul edilmiş bir konudur.

EMA’nın iki tür biyolojik etkisi vardır. Birinci kısım kısa zamanda hissedilen etkiler diyebileceğimiz baş ağrıları, göz yanmaları, yorgunluk, halsizlik ve baş dönmeleri gibi şikâyetlerdir. Ayrıca gece uykusuzlukları, gündüz uykulu dolaşım, küskünlük ve sürekli rahatsızlık nedeniyle topluma katılmamak gibi neticeler de literatürde rapor edilmiştir. Diğer bir etki ise moleküller ve kimyasal bağlara, hücre yapısına vücut koruma sistemine yaptığı ve uzun sürede ortay çıkabilen etkilerdir.

Detoksifikasyon için nasıl yapılır?
Detoksifikasyon olarak adlandırılan bu işlem, birkaç yönlü olarak düşünülmelidir. Bunlar; Özel diyetlerle vücudu arındırma, Belli sürelerde doktor kontrolünde su, Nöralterapi Manyetik Alan tedavisi, Ortomolekülar Tip, Sebze suyu ve meyve suyu rejimleri, Vücudu toksinlerden arındıran ve temizlenmesine yardımcı olan bazı vitamin ve aminoasitler, Biofoton terapi, Bitki çayları ve bitki rejimleri, Şelasyon tedavileri, Homeopatik tedaviler, Yosun banyoları, Sauna, hamam, kaplıca veya hipertermik seanslar (terleme), Kolon temizleme (Kolon hidro terapi), Ozon uygulamalarıdır.

Her 35 yaşına gelmiş insanın yılda bir kez kapsamlı gaita analizi yaptırarak bağırsak florasının durumunu görmesi son derce önemlidir. Bağırsak florasının düzenlenmesiyle toksinlerden arınmış bedenin regülâsyon kapasitesi artacaktır. DAHA DURU VE SÜRATLİ DÜŞÜNECEK, UNUTKANLIKLARDAN ARINACAK, STRES’E KARŞI TOLERANSI ARTACAK VE DAHA AZ SİNİRLENECEĞİ GİBİ AYNI ZAMANDA BAĞIŞIKLIK DÜZEYİ YÜKSELECEĞİNDEN DAHA AZ HASTALANACAK, ENFEKSİYONLARA DİRENÇ GÖSTERECEK, DAHA VERİMLİ, DAHA SAĞLIKLI VE SORUNSUZ BİR YAŞAM SÜRDÜRECEKTİR.

Her birey bir diğerine göre farklı bir yapıya sahip olduğundan hastalıklara ve diğer dış etkenlere nasıl farklı reaksiyonlar veriyorsa toksinlere karşıda kişiler farklı reaksiyonlar verebilirler. Bazılarının bedenleri toksinleri daha kolay elimine etme özelliğine sahipken bazılarının metabolizmaları bu fonksiyonları yerine getirmekte istenilen duyarlılığı gösteremez. Bu nedenlerle kişinin bedeninin ne zaman detoksifiye edilmesinin gerekliliği kişinin metabolizmasına bağlıdır. Bununla beraber unutmamak gerekir ki buradaki diğer önemli faktör metabolizmadaki toksinlerin seviyesidir.

Kimlere uygulanır?
Bedenin Detoksifikasyon ihtiyacının olduğu, tabii ki laboratuar verilerin dışında; durup dururken hiç bir nedene bağlı olmayan baş, sırt ve boyun ağrıları, alerjik semptomlar, uykusuzluklar, davranış değişiklikleri, mafsal ağrıları, sürekli tekrarlayan solunum problemleri, gıdalara karşı alerjik belirtiler gibi görülen klinik belirtiler olabilir.Diğer taraftan artiritis, sürekli kabızlık, hemoroit sorunları, sindirim sistemi ülserleri, sinüs konjesyonu, ekzemalar, sedef hastalığı gibi cilt sorunlarının da Detoksifikasyon için endikasyon oluşturduğu artık günümüzde açıkça belirtilmektedir.Kişi kendisini rahat hissetmeyip böyle bir takım huzursuzluklarla hekimine başvurduğunda tabii ki laboratuarda yapılacak olan kan, idrar, dışkı, saç analizleri, karaciğer fonksiyon testleri sonucu, hekim gözetiminde Detoksifikasyon uygulamalarının yapılması sağlıklı bir uygulama açısından çok anlamlı olacaktır.

Detoks yaparken ayrıca dikkat etmeniz gerekenler

Cilt detoksunu ihmal etmeyin, buhar banyolarından, saunadan, hamamdan ve masajdan yararlanın.
Güne yarım limon suyu ilave edilmiş bir bardak ılık su ile başlayın.
Ekolojik tarım ortamından yetişmiş olan organik besinleri tercih edin.
Çok gerekli olmadıkça (ağrı kesici, gaz giderici, antiasidiler) ilaç kullanmayın.
Kahve, alkol ve sigarayı bırakın.
Gün boyunca en az 2- 2,5 litre su için.
Günde en az 3 öğün yemeye dikkat edin. Faydalı olan ise üç öğün yerine beş öğün yemek yemektir. Öğün sayısını artırın ancak öğün miktarını azaltmaya çalışın.
Her gün 5 porsiyon sebze ve meyve tüketmeye özen gösterin.
Elektrosmogda uzak durun veya onu elimine edecek bir manyetik alan kullanının.
Haftada 1500 kilo kalorin harcayacak şekilde bedensel aktivite yapmayı ihmal etmeyin.
Sebze ve meyve suyu karışımlarından yararlanın. Bu karışımlarda havuç, şalgam veya pancar, elma, papaya, kavun ve kivinin olmasına özen gösterin.
Detoks süresince günde 2 fincan kadar rezene veya karahindiba buda çayı için.
Gece yatarken 1 fincan ılık suya veya sütte 1 çay kaşığı taze bal ilave edip yavaş yudumlayın. Gece çıkmanızı kontrol etmeye yardımcı olacağını göreceksiniz.
Ayrıca isterseniz bir dilim çikolata da tüketebilirsiniz.
Hayvansal protein ihtiyacınızı balık ile ve doğada yetişmiş hayvanlardan sağlamaya çalışın.
Düzenli olarak dönüşümlü sıcak ve soğuk duş alın.
Olumlu olun. Sizi güldürecek veya gülümsetecek ortamlarda, sevdiklerinizle bir arada olmaya özen gösterin.
Kendinize dinlenmek için zaman ayırın.
Dostlarınızı, büyüklerinizi ziyaret edin. Eşiniz ve çocuklarınızla daha çok birlikte olabileceğiniz fırsatlar yaratın.
Eğlenmeyi ihmal etmeyin.
Diş hijyenine dikkat edin ve beden sağlığını bozacak dolgu ve protez maddelerinden uzak durun. Amalgam dolgularınızdan bir uzman gözetimden kurtulun.
Sağlıklı ve dengeli bir detoks için beslenme de çok önemlidir. Bu bağlamda dikkat etmemiz gereken beslenme ilkelerini de hatırlatmak yerinde olacaktır.

SAĞLIKLI BESLENMENİN ON ALTIN KURALI

1. Tüketilen gıdaların çeşitlilik açısından zengin olması
Tek taraflı beslenme yemekte alınan hazzı ortadan kaldırdığı gibi ayrıca yemeğe karşı olumsuzluk geliştirir. Dengeli ve sağlıklı beslenmenin önemli koşulu tek taraflı beslenmemekten geçer. Değişik gıdaların damak tadını yaşamanın ayrıca bir haz verdiğinizde bilmemiz gerekir. Tabiatın bize sunmuş olduğu taze ve çok çeşitliliği; meyve, sebze, ekmek, süt ve süt ürünlerinin örneğinde olduğu gibi tüketmeniz sizi daha dinç ve dinamik kılacaktır.Meyve ve sebze yemeyi bir alışkanlık haline getiriniz. Ancak her meyveyi ve sebzeyi kendi mevsim ve sezonunda yemek gerekmektedir. Suni şekilde olgunlaştırılan meyve ve konservelerde içinde olması gereken minareli ve vitaminlerden fakir olduğunu bilmemiz gerekmektedir.

2. Almış olduğunuz enerji/kalorinin miktarı önemlidir.
Gereğinden fazla gıda tükettiğinizde vücut onu yağa dönüştürerek depolayacaktır. Vücudunuzda bulunan tüm yağ depolarının temelinde fazlaca alınan gıdalar yatmaktadır.Vücudun gereksiniminden daha az enerji/gıda aldığınızda ise yaşamınızı sürdürebilmeniz için ilk olarak depo edilmiş olan enerji kaynakları kullanılacaktır. Bu durum ancak gerçek anlamda vücudunuzda yağ depoları varsa anlamlıdır, yoksa bu durum adale erimesini beraberinde getirir.

3. Toplam gıdanın fazla öğün sayısına bölünerek tüketilmesi anlamlıdır.
Olağanüstü açlık hissini daha iyi kontrol altına almak ve bunu bastırmanız için günde en az 5–6 kez az miktarda öğün almanız sağlıklı olacaktır. Ağzınıza almış olduğunuz lokmaları iyi çiğnemeyi alışkanlık haline getiriniz. Çünkü doyma refleksi midede değil beyinde bulunmaktadır. Ne kadar ağır ve iyi çiğnerseniz almış olduğunuz gıdayı bir o kadar sindirmiş olursunuz. Öğün sayısını arttırdığınız içinde mideniz belli aralıklarla iyi çalıştığında doyma refleksi daha erken ortaya çıkacak ve sizde fazla kilo almaktan kurtulacaksınız.

4. Yeteri kadar protein alınmalıdır.
Kilo başına ortalama olarak 0,9 gr protein almanız gerekmektedir. 60 kg ağırlığında olan bir bayan için bu 54 gr protein demektir. 80 kg olan erkek için ise yaklaşık 72 gr protein demektir.Vücudumuz kendi depolarında protein meydana getirecek kabiliyeti yoktur. Onun için proteinin dışarıdan yiyecek yolu ile alınması önemlidir. Ancak alınan miktarın sınırlı olmasında bir o kadar önemlidir. Toplam enerji kaynağımızın % 10 protein ile sağlanması sağlıklı beslenme anlamında anlamlı ve önemlidir. Sağlıklı beslenme açısından haftada 2 öğün etli yemek protein açısından yeterli olacaktır.Fazla tüketilen protein hemen yağa dönüşüp depolanacağından fazla yemekten kaçınınız.

5. Tükettiğiniz yağı sınırda tutunuz.
Gözle görülen yağlardan kendinizi sakınmalısınız. Kızartma, sos ve sosislerde olduğu gibi.Ancak gözle görülmeyen gizli yağlar karşısında da daha dikkatli olmalısınız. Alışveriş yaptığınız gıdalarda yağsız olanlara öncelik veriniz, katı yağlardan sakınınız. Peynir ve sucuk türlerinden yağsız olanları tercih ediniz.

6. Her gün taze sebze, meyve ve tahıl ürünleri tüketmeyi alışkanlık haline getiriniz.
Vitamin hapları yerine vitamin ihtiyacını; taze sebze ve meyve tüketerek dengeleyiniz.
Sebze, meyve ve tahıl ürünlerinin içinde ayrıca sağlıklı bir yaşam için ihtiyacınız olan mineraller ve posalar yeterli derecede bulunmaktadır.

7. Maalesef: Tatlılardan uzak durmalısınız.
Yemek olarak tükettiğiniz şeker fazlası vücudunuzda hemen yağa dönüşmektedir. Ayrıca tatlılar ve rafine şekerler kalitesiz karbonhidratlardır. Bunların gereksiz yere vücudunuzda yağ olarak depolanmasını istemezsiniz herhalde!

8. Gıdalara zarar vermeden yemeklerinizi hazırlayın.
Yemeğin nasıl hazırlandığı ve pişirildiği önemlidir. Yemekleri fazla kaynatmaktan ve kızartmaktan kaçınınız. Bu işlem sebze ve gıdaların içinde bulunan önemli minerallerin, vitaminlerin yıkılmasına neden olur. Sebzeli yemek yaparken doğrama işini yemek hazırladığınız esnada yapınız. Ufak doğramalardan ve ezmelerden kaçınınız. Meyve içinde aynı durum söz konusudur.Rafine edilmemiş pirinç ve buğday tüketmek önemli ve anlamlıdır. Çünkü bu besinler mineral, vitamin ve posadan zengin gıdalardır.Hazırlamış olduğunuz yemeklerin tazeliği önemlidir. Yiyebileceğiniz kadar yemek hazırlayınız. Tekrar ısıtılan yemeklerde kalori kaybı olmamakta ancak mineral ve vitaminler açısından değerlendirildiğinde oldukça değersiz olmaktadır.Buharla pişen yemekler yiyeceğiniz yemeklerin ağırlık türünü oluşturmalıdır. Yemeklerinizin sularını dökmeyiniz, çünkü pek çok vitamin ve mineral çözünmüş olarak yemeğin suyunda bulunur.

9. Su: Yaşamak için önemlidir. Soluduğumuz hava kadar hayati önem taşır.
Günde en az 2,5- 3 litre su içmeyi alışkanlık haline getiriniz. Sabah kalktığınızda ilk yapmanız gereken görevlerinizin başında iki bardak su içmek olmalıdır.Sıcak havalarda ve terlediğiniz durumda sıvı alınımını kaybettiğiniz ölçüde takviye ediniz. Arada bir saunaya veya hamama giderek terlemek sağlıklıdır. Ancak terleyecekseniz bol su içmeyi ihmal etmeyiniz.Su olarak asıl burada belirtilmesi gereken ve söz konusu olan sıvıdır. Buna dâhil olanlar ise; su, ayran, soda, taze meyve ve sebze sularıdır. Suni tatlandırılmış limonata ve nektar suları pek sağlıklı değildir.

10. Spor ve Egzersiz.
Günlük egzersiz yapmak çok önemli ve sağlıklıdır. Ağır yemeklerden sonra en az 20 dakika yürümek sağlıklı bir sindirim ve dolaşım için önemlidir.Sağlıklı beslenme açısından yüzme, yürüyüş veya bisiklet sürmek iyidir. Diğer spor türlerini yapma imkânlarınız mevcut ise onlarında yapmanız gerekir. Ancak aşırı efor ve kondisyon gerektiren spor türlerinden jimnastik yaparak ısınmadan aktif spor yapmayınız. Isınma hareketleri yapmayı bir alışkanlık haline getiriniz.Ormanda, temiz havada yürümeyi ve güneşlenmeyi sürekli yapınız.Sigara kullanmaktan uzak durunuz.

Örnek olabilecek detoks üzerinde etkili olan besinler ve diyetleri

ANANAS: İhtiva ettiği bol C vitamini cilt ve sindirim detoksu sağlayan Bromelin sebebiyle önerilir.

GREYFURT: Tüm detoks kürlerinin favori meyvesidir. Yüksek oranda C vitamini ve lif içerir. Kolesterol düşürücü ilaç kullananlar (Statinler) greyfurt suyunu bu ilaçlarla aynı anda kullanmamalıdır.

KAYISI ve ŞEFTALİ: Güçlü bir antioksidan olan beta karotenin en iyi kaynaklarıdır. Ayrıca bir miktar da flavinoid bitkisel lif potasyum ve diğer mineralleri içerirler.

PORTAKAL: Çok değerli bir antioksidan ve detoks vitamini olan C vitamininden zengindir. Bol miktarda lif ve flavinoid içerir.

ELMA: Son derece yararlı bu flavinoid olan Likopen’in, kolesterol azaltıcı Pektin’in ve birçok vitaminin kaynağıdır.

SİYAH ÜZÜM: Zengin bir vitamin kaynağıdır. Çekirdeğinde çok değerli bir antioksidan olan Proantosiyanidin ihtiva eder.

KİVİ: Bir C vitamini ve mineral deposudur.

DETOKS’TA HARİKA, SEBZELER

LAHANA GRUBU SEBZELER: (Beyaz ve kırmızılâhana, brokoli, şalgam, hardal, kırmızıturp, pancar, brüksellâhanası, karnabahar) Detoks kürlerinin değişmez elemanlarıdır. Detoks sistemini güçlendiren antioksidan vitamin ve mineralleri bol miktarda ihtiva ederler. Vücudu toksinlerden temizleyici, güçlendirici ve destekleyici besin elemanlarından zengin sebzelerdir. Çiğ olarak, haşlanmış olarak veya öğütülerek sebze suyu karışımları içinde kullanılabilirler.

HAVUÇ: Çok iyi bir antioksidan olan beta karoten ve C vitamini bakımından zengindir. Çok da güçlü bir toksin temizleyicidir.

ENGİNAR: Karaciğerin çok yararlı bir destekleyicisi ve güçlü bir toksin gidericidir. Kolesterol düşürücü etkiyi de gösterir.

KEREVİZ VE YERELMASI: Güvenilir bir antioksidan ve iyi bir sindirim rahatlatıcısıdır. Sarımsak ve soğan bağışıklık sistemini güçlendirici kolesterol azaltıcı ve toksinlerden arındırıcı etki gösterirler.

Detoks kaynaklar
1- Environmental Protection Agency. “EPA Dtat Show Steady Progress in Cleaning Nation’s Air.” Environmental News (Oct, 1992). As reported in “Did You Know” Our Toxic Times 3 no. 12 (Dec, 1992);5.
2- Environmental Protection Agency. “ 130 Cities Exeed Lead Levels for Drinking Water”.
3- Ş.Selim Şeker , O.Çerezci “Çevremizdeki radyasyon ve korunma yöntemleri “
4- Om.P.Gandhi,Biological effects and medical application of electromagnetik energy,Prentice Hall Pub.New, 1990
5- Environmental News (Oct., 1992). As reported in “Did You Know” Our Toxic Times 3 no. 12 (Dec, 1992):3.
6- Nazlıkul, H: Hayatı Keşfet – Anti Agıng Yaşam Kılavuzu . Istanbul , 316- 327; 328- 351,
7- Quarterly Report on Advers Reactions Associated with Aspartame Ingestion.: Washington, D.C.; Center of Food Safety and Nutrition, U.S. Food and Drug Administration, April 1 1988.
8- Winter, R.: A Consumer’s Dictionary of Food Additives. New York: Crown Publishing, 1984.
9- Steinman, D.: Diet for a Poisoned Planet. New York: Ballentine Books, 1990, 355.


Dr. HÜSEYİN NAZLIKUL

YAZININ TAM METNİ İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN