BAĞIRSAK FLORASI VE SAĞLIK / KEFİRNEDİR.GEN.TR

 Sağlıklı bir hayat için gerekli olan floranın aşırı çoğalması hastalıklara yol açabilir. Bir erişkinin derisinde 200 gr., ağız boşluğunda 20 gr., akciğerlerinde 20 gr. mikroorganizma bulunurken bağırsak florasında 1,5 kg (100 trilyon) bakteri bulunmaktadır. Yaklaşık 300 metrekare bir alan oluşturan bağırsak mukozasını, koruyucu bir tabaka gibi kaplayan bağırsak florası, hayatî ehemmiyete sahiptir.2 Beden sarayında konaklayan mikroorganizmaların yaklaşık % 90’ı hayatlarının devamı için insan vücuduna ihtiyaç duyacak şekilde yaratılmıştır.

Sindirim kanalının olmazsa olmazı flora, savunma sisteminin gelişmesi için de vazifelendirilmiş misafirlerdir. Yaratıcı’nın bahşettiği kabiliyetle savunma sistemi hücreleri, floradaki faydalılara tolerans gösterirken, zararlılara karşı savunma yapar.

Doğumda steril olan bebeğin, doğum kanalından ve çevresinden aldığı 100 kadar mikroorganizma türü ile tabiî direnç mekanizmalarından biri olan vücut florası oluşmaya başlar. Florayı oluşturan mikroorganizma çeşidi ve miktarında; doğum şekli (normal veya sezaryen), gebelik yaşı, bebeğin sağlık durumu, beslenme şekli (anne sütü ve mama), annenin aldığı besinler belirleyici olmaktadır. Normal doğumla dünyaya gelen bebekler, annelerinden aldıkları flora sebebiyle sezaryenle doğan bebeklere göre daha güçlü bağışıklık sistemine sahiptir.3

Bebek altı aylıkken vücudunda 700 tür mikroorganizma barınırken, üç yaşına geldiğinde kendine has bir mikrobiyal florası oluşur. Bir çalışmada bilgisayar “mouse”ları incelenerek her insanın parmaklarında farklı bir bakteri topluluğunun yaşadığı belirlenmiştir. Bu çalışma, kriminal çalışmalarda DNA yanında bakterilerin de kullanılabileceğini göstermektedir.

SİNDİRİM SİSTEMİ FLORASI
Sindirim sisteminin sağlıklı çalışması için trilyonlarla ifade edilen mikroorganizma topluluğu, insanın hizmetine sunulmuştur. Yeryüzünü çeşitli nimetlerle dolduran Cenab-ı Hakk (celle celâluhu), insanın hayatını devam ettirebilmesi için gerekli sistemleri de yaratmıştır.

Her bölümünde farklı salgılar sayesinde, değişik reaksiyonlar gerçekleştirilmekte ve mükemmel bir rafineri gibi çalıştırılan sindirim kanalı, 250- 400 m2 ile vücudumuzun en geniş ikinci yüzeyine (yaklaşık bir tenis sahası) sahiptir. Ortalama bir hayat süresince bir insanın sindirim kanalından 60 ton kadar besin geçmektedir.4

Flora açısından farklı mikroorganizmaların en fazla bulunduğu yer, ağızdır. Yemek borusunun flora yoğunluğu düşüktür. Burada tükürük ve besinlerle gelen mikroorganizmalar bulunur. Midenin içi yüksek derecede asidik (pH’si 2) olduğundan midedeki mikroorganizma sayısı oldukça düşüktür (10 bin/ml).

Erişkinlerin bağırsak muhteviyatının bir mililitresinde onikiparmakbağırsağında 10 bin, ince bağırsak başlangıç kısmında 100 bin, son kısmında 100 milyon, kalın bağırsakta (kolon) 100 milyar ila bir trilyon mikroorganizma bulunur. Sağlıklı fertlerin sadece bağırsaklarında yaklaşık 500 tür mikroorganizma vardır.5 İnsan vücudundaki trilyonlarla ifade edilen mikroorganizmanın sayısı biraz ürkütücü gelebilir; fakat bunların % 98’i faydalıdır.

UNUTULAN ORGAN
Sağlıklı bir hayat için olmazsa olmaz ve her insana mahsus olan bağırsak florası; metabolik aktivitesi oldukça yüksek olduğundan ‘unutulmuş organ’ olarak vasıflandırılmıştır.6

Kalın bağırsağa ulaşan muhteviyatta bulunan aminoasit, vitamin ve antioksidan gibi maddeler, bağırsak florası tarafından metabolize edilerek bağırsak hücrelerinin ihtiyacı karşılanır. Bu bakteriler; hücre bölünmesini teşvik eden, zararlı bakterilerin çoğalmasına, toksik maddelerin bağırsaklardan kana geçmesine, cilt hastalıklarının oluşmasına mâni olan, varlıklarının farkında bile olmadığımız misafirlerimizdir.7 Bu tespitler, basit gibi görünen hâdiselerin aslında birer mu’cize olduğunu göstermektedir.

Bağırsak florası, yakınındaki lenf dokularını uyarıp mikroplara karşı antikor üretimini tetikler. Bakterisiz bir vasatta yetiştirilen deney hayvanlarında bağırsak lenfoid dokusunun gelişmemesi, bağışıklık sisteminin gelişmesinde mikroorganizmaların ne kadar gerekli olduğunu ortaya koymuştur.8

Bağırsak florasındaki bozulmalar ishal, karın şişliği, karın ağrısı, kabızlık, bağırsak gazları, alerji, enfeksiyon, yüksek kolesterol, baş ağrısı, hâlsizlik gibi rahatsızlıklara sebep olur. Hastalığa sebep olan mikropların toksinleri, bağırsak çeperlerini tahrip edip geçirgenliği artırır. Böylece toksinler kana geçer ve beyne kadar ulaşır. Bu toksinler; beyin faaliyetlerine tesir ederek görme, denge ve uyku bozukluğu, yorgunluk, unutkanlık, kas ve eklem ağrılarına sebep olabilir. Ayrıca besinlerin emilmesini azaltarak vücutta beslenme yetersizliğine yol açar.

Bağırsak florasının dengesinin muhafazası için antibiyotiklerden, gazlı içeceklerden, rafine gıdalardan ve alkolden uzak durulmalıdır. Bir öğünde çok çeşit yemek yenmesi, sindirim sistemi ve florasını zor durumda bırakabilir. Geceleri yenen meyveler sindirimi zorladığı için florada düzensizliğe ve gaz oluşmasına yol açar. Bu yüzden meyve, yemekten yarım saat önce veya iki saat sonra yenmelidir.9

PROBİYOTİK DOSTLARIMIZ
Probiyotikler; bağırsak florasını dengeleyen faydalı mikroorganizmalardır. Probiyotik ürün ise, faydalı mikroorganizma ilâve edilmiş gıdalardır. Bu mikroorganizmalar, normal florada karbohidratları vücudun kullanacağı şekle dönüştürdüklerinden dost olarak bilinir. Süt dönemi bebeklerinin bağırsak florasının % 95’ini oluşturan bu mikroorganizmalar, bebeği hastalıklardan korumanın yanında bazı vitaminleri de sentezler.10

Yoğurt, peynir, kefir, zeytin, tarhana, sirke, boza, ev turşusu, şalgam suyu, ekşi hamurla mayalanmış ekmek gibi fermente gıdalar, bağırsak florasını zenginleştirir. Ancak gıdaların raf ömrünün UHT ve pastörizasyon gibi metotlarla uzatılması, bağırsak florasına tesir eder.

Probiyotik bakteriler, mide asidi, safra tuzu ve lizozime dayanıklı oldukları gibi lâktik asit, asetik asit, bakteriyosin gibi antimikrobiyal maddeler üreterek bağırsaklarda istenmeyen mikroorganizmaların çoğalmasını engeller. Ayrıca toksik maddelere karşı bağırsak duvarlarında koruyucu bir tabaka meydana getirir.11

Antibiyotik kullanımı, stres, dengesiz beslenme, hastalıklar, bağırsak ameliyatları ve alkol, bağırsak florasındaki probiyotik bakterilerin azalmasına sebep olur.12

Önemli sağlık problemlerinden biri olan yüksek kolesterolün tedavisinde, probiyotik bakteriler kullanılmaya başlanmıştır.13 Günümüzde türüne göre tesiri farklı olan probiyotikler, kapsül olarak piyasaya sürülmüştür. Sebze, meyve, et, yumurta gibi tabiî gıdalarca zengin yoğurt gibi probiyotik ürünlerin bulunduğu diyet, bağırsak florası için faydalıdır. Günümüzde tedavi edilemeyen bazı hastalıkların ileride probiyotiklerle tedavi edilebileceği düşünülmektedir.

BAĞIRSAKLAR ve SAĞLIĞIMIZ
Embriyonun gelişmesi esnasında aynı grup hücrelerin bir kısmından beyin, bir kısmından bağırsak dokuları meydana getirilir ve bu yapılar ‘vagus siniri’ ile sürekli iletişim hâlindedir.

Bağırsağın yapısında 100 milyon sinir hücresi bulunmaktadır. Sindirimi gerçekleştiren ve beyinden sonra en fazla sinir hücresi bulunan bağırsak, insanın psikolojik durumunu, ruh hâlini belirlemede de rol oynamaktadır. Salgıladıkları toksinler, kişinin kendini kötü hissetmesine sebep olabilir. Onun için bilim insanları karnımızda ikinci bir beyne sahip olduğumuzu söylemektedir. Üzüntü, heyecanlanma ve duygusallaşmalarda karın ağrısı olur. Ruh hâli ve depresyonu dengeleyen serotonin miktarı, bağırsaklarda beyinden daha fazladır. Vücutta bir ağrı olduğunda bağırsaklarda antideprasan ilâçlarda bulunan ağrıları yatıştıran bir madde (benzodiyazepin) üretilir. Ağrı olduğunda bağırsağın çalışmasının hızlanması bu yüzdendir.

Bağırsaktaki farklı tür bakterilerin bazıları şekerli, bazıları yağlı besinlere ihtiyaç duyar. Bu besinleri temin edebilmek için iç salgı bezleri ve sinir sistemine sinyaller gönderen bakteriler, kişiyi belirli besinlere yöneltir.

Sağlıklı bir hayat sürebilmek için sağlıklı bir bağırsağa, sağlıklı bağırsak için de dengeli bir floraya sahip olmak gerekir. Son yüzyılda yeni gıda teknolojileri, beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler, kimyevî kirlilikler, tarım ve hayvancılıkta kullanılan antibiyotikler, kimyevî maddeler, yiyecek ve içeceklere geçtiğinden, sindirim kanalı florasının dengesinin bozulmasına, sindirim sistemi hastalıklarının artmasına sebep olmuştur. Bu hastalıkların azaltılması için de eski dost bakterilere ihtiyaç duyulmaktadır.

Bakteriyel hastalıkların tedavisi için alınan antibiyotikler, bağırsak florasına zarar verir. Antibiyotiklerin menfi bir tesiri de antibiyotiğe dirençli bakterilerin çoğalmasına sebep olmasıdır. Ayrıca insan yaşlandıkça bağırsaklarındaki faydalı bakteri sayısı azalırken zararlı bakterilerin artması, bağırsak florasında dengeyi bozmakta ve birçok hastalığın ortaya çıkışını kolaylaştırmaktadır. Onun için, fermente süt ürünleriyle beslenmeleri, yaşlıların bozulan bağırsak florasını dengeler. Yine bağırsak florasındaki bazı mikropların kalın bağırsak kanseri riskini artırdığı düşünülmekte ve bu mevzuda araştırmalar da sürmektedir.

[email protected]

DİPNOTLAR

1. Bilgehan H, 1999, Temel Mikrobiyoloji ve Bağışıklık Bilimi, Barış Yayınları Fakülteler Kitabevi, İzmir

2. Berg RD. The indigenous gastrointestinal microflora. TrendsMicrobiol 1996; 4:430-435.

3. Tannock GW. Can the gut microflora of infants be modified by giving probiotics to mothers? J Pediatr Gastroenterol Nutr 2004; 38: 244-246.

4. Özden A, Gastrointestinal Sistem ve Probiyotik, Prebiyotik Synbiyotik, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Gastroenteroloji Bilim Dalı Başkanı, Ankara, 9(3): 124-133.

5. Nazlıkul H. Detokusu Keşfet, 1.baskı. İstanbul, Alfa Basım, 2012.

6. O’Sullivan GC, Kelly P, O’Halloran S. Probiotics: an emerging therapy. Curr Pharm Des 2005; 11: 3-10.

7. Sathyabama S, Khan N, Agrewala JN. Friendly pathogens; preventor provoke autoimmunity. CritRevMicrobiol. 2014;40:273-80.

8. Penner R, Fedorak RN, Madsen KL. Probiotics and nutreceuticals: non-medicinal treatments of gastrointestinal diseases. Curr Opin Pharmacol 2005; 5: 1-8.

9. Nazlıkul H. Probiyotiklerin insan sağlığındaki önemi. Bayrak F. Editör. Detoksu keşfet. 1. Baskı. İstanbul. Alfa basım. 2012; 88-94.

10. Macfarlane GT andCummings JH: Probiotics and prebiotics: can regulating the activities of intestinal bacteria benefit health? BrMed J. 318:999-1003,1999

11. de Vrese M, Schrezenmeir J. Probiotics, prebiotics and synbiotics. AdvBiochemEngBiotechnol. 2008;1111:1-66.

12. Kavas G, Kınık Ö, 2000, Probiyotikler, Gıda Dergisi, 4(6)

13. Tok E, Aslım B, 2007, Probiyotik Olarak Kullanılan Bazı Laktik Asit Bakterilerinin Kolesterol Asimilasyonu ve Safra Tuzları Dekonjugasyonundaki Rolleri, Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Dergisi, 37 (1): 62-68
 

YAZININ TAM METNİ İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN